19 Eylül 2011 Pazartesi

Olsun istersin…
Hatta olsun diye yapılması gerekenden daha da fazla üstelersin.
Aşktır ; değer verirsin, ödün verirsin, sevgiden de öte saygı gösterirsin, olmayacak kaç şey varsa bir araya bile getirirsin…
Bakarsın, ne anlattığını anlayabilmiş (?) ne de çözüm için bi’şeyler yapma gayretinde.
İştir ; sabahlarsın, “olsun” diye ailenden çaldığın zamanı oraya verirsin…
Dosttur ; hayatta kimseyi dinlemediğin kadar dinler, kendine ayırmadığın onca şeyi “O’na” ayırmaya çalışırsın…
Sonra olayın içinden kendini çıkartır şöyle karşıdan yaptıklarına bir bakarsın… Bakarsın ki her şey başladığın gibi!
Olmuyorsa, olmuyordur!
Gönlün rahat mı?
Elinden geleni yaptın mı?
Cidden olmuyorsa zorlamayacaksın…
Can Baba

8 Haziran 2011 Çarşamba

Nacinin Acısı

bir tartışma sonrası,

-seni dedi artık istemiyorum.... herşey bitti...

naci yıkılmıştı, duyduklarına inanamıyordu...

-olamaz dedi, bu basit tartışma bizi bu noktaya getiremez.. gerginsin hep bu dedi..

-hayır naci dedi kız,gözlerine dik dik bakarak.. sevgisiz.. bitti dedim, zorlaştırma lütfen...

-neden diye sordu naci?

-nedeni yok, sıkıldım artık senden anlıyormusun... boğuyorsun beni..

-peki dedi naci, dediğin gibi olsun.

naci masadan kalktı, çok sevdiği kahvesine dokunamamıştı bile...kalbinde çok büyük bir sızı hissediyordu.

olamaz diyordu kendi kendine, herşey bir anda böylesine bitemez bitmemeli.. ben onsuz yaşayamam.

arabasına bindi, nereye gittiğini bilmiyordu... sahil yolunda bir cepe park etti, arabadan indi ve bir banka oturdu.

kafasını ellerinin arasına aldı. bir boğaza bir yere doğru bakarken ordan bir ses işitti...

-yeğen biraz yana kayarmısın. olta atıyorum, sana gelmesin.

naci balık tutanları farketmemişti bile... sessizce yana kaydı..

adam oltayı güzelce sabitledikten sonra nacinin yanına oturdu...

-bugun pek balık yok

-nasip dayı dedi naci, nasipten öte köy yok. canı pek konuşmak istemiyordu. sık sık telefonuna bakıyordu belki bir mesaj gelir ümidiyle...

-emekli olduktan sonra sık sık buraya gelir balık tutarım. can sıkıntısına, yalnızlığa çok iyi gelir.sende canını sıkma, gençlikde olur böyle şeyler.

-naci hafifçe tebessüm etti. dayı sendende bir şey kaçmıyor..

-ee evlat bizde yaşadık senin yaşadıklarını...artık ömrümüzün sonbaharındayız, günlerimiz sayılı...ne oldu ayrıldınız mı?

-evet dedi, ayrıldık. sıkılmış benden .. boğuyormuşum onu..

-çok mu seviyorsun ?

-evet be dayı. içim yanıyor.

-bak dedi evlat... adın neydi?

-naci...

-naci bir büyük tavsiyesi ister misin? kendine birkaç gün süre ver.bu süre zarfında kendini dinle.. sonra ona bir mesaj at.

-evet dedi naci

-aslında o güne kadar zaten seni aramamışsa bunun pek bir faydası da olmaz.

-dayı çok seviyorduk birbirimizi bildiğin gibi değil..

-öyledir yeğen..bu işler böyle başlar..çok seversin aşık olursun gözün ondan başkasını görmez.hep o olsun istersin yanında.

bunun yanına saygı, emek ve sabır koyarsan işte o sevgi olur. aşk geçer gider belki ama sevgi daimdir.

ve dayı devam etti...

-naci rahat bırak onu.. hani derler ya dönerse sonsuza dek senindir, giderse zaten hiç senin olmamıştır.daha gençsin..unutursun.

-haklısın dayı.. haklısın... ben şöyle 1 haftalığına avrupaya gideyim en iyisi... kafam rahat eder.

-oo dedi dayı, para gani desene...

-çok şükür durumumuz iyi dedi naci..

-ilginç dedi dayı, paran var yakışıklıda adamsın.ama kız istememiş.. bu işte bir tuhaflık var dedi dayı...

-daha zenginini bulmuştur kahpe dedi naci...

o arada olta sallanmaya başlamıştı. balık vurmuştu oltaya.

dayı yerinden kalkerken ekledi.

-naci dedi, kız seni bırakmakla çok iyi yapmış.sen gerçekten sevseydin ona kıyıpda bu kelimeyi etmezdin. için acırdı..kadınlar hisseder naci...

dayı senin isim neydi

-ramiz...

-sendemi dedi naci.. kartvizini bıraktı.ihtiyacın olursa ara beni dayı...arabasına bindi ve uzaklaştı...



erencan - 2011

7 Haziran 2011 Salı

Gitmek İstiyorum

Neden bilmiyorum ama gitmek istiyorum,
Nedensizce, sorgulamaksızın...
Tüm duygularımdan, düşüncelerimden...
Tüm benliğimden, tüm benden...
Kurtulmak istercesine...
Neden bilmiyorum ama gitmek istiyorum.
Belki uzaya marsa, hayat geldimi yoksa diye,
Belki buzullara kutup ayılarına sarılmaya,
Ne bileyim penguenlerle dertleşmeye,
Çöle belkide bizzat develere sormaya,
Boynunuz neden eğri acaba diye,
Çöldeki yılanlara, görünmeden kumun altındalar ya,
Burdaki çift ayaklı akrabalarınıza mesajınız var mı diye,
Okyanusun ortasına gidebilirim belkide,
Dev balinaların yanına, neden intihar ediyorsunuz hayat güzel diye,
Bir akrep bulursam onun yanına,
Utanmıyor musun sokmaktan insanları diye doğasına aldırmadan,
Bir kartal yuvasına çıkarım belkide,
Birşey konuşmayız yukardan bakarız öylece yerdeki karıncalara,
Sonra o karıncaların yanına bırakır beni,
Onlar çalışırken izlerim zevkli olur,
Arada da akıl veririm şöyle taşırsanız daha iyi olur diye,
Antenler çanak mı yoksa çatı mı diye eklerim ardından,
Onlar beni kovalarken bir bakmışımki,
Bir çiftlikdeyim, at, köpek, horoz, tavuk ...
Gözlerim metini arar,
Yakışıklı horozum benim...
Kısaca,
Neden bilmiyorum ama gitmek istiyorum,
Nedensizce, sorgulamaksızın...
Tüm duygularımdan, düşüncelerimden...
Tüm benliğimden, tüm benden...
Kurtulmak istercesine...

Erencan, Haziran 2011